Şirketlerde dışarıdan içeri inovasyon akışı yedi temel şekilde yapılabiliyor. Bunlardan en başarılı olanlar ise şirket-dışı kaynaklar kullanılmasına rağmen aslında açık olmayıp “Kapalı Devre” sistemler. En başarısız ve en problemli olanlar ise, gerçek anlamda halka açık inovasyon yarışması niteliğinde “fikir toplama” gayretleri.
Kapalı Devre sistemler, nitelikleri belli seçilmiş bir uzmanlar grubu tarafından gerçekleştirilen çalışmaları içeriyor. Burada başvurulan yöntemlerden biri de dış şirketlerin kullanılması. Yani inovasyon işinin bir kısmını bir dış şirketten beklemek. Bu dış şirketler inovasyon danışmanlığı şirketleri veya tedarikçiler olabileceği gibi StartUp’lar da olabilir. Özellikle bir büyük şirketin işine yarayacağı düşünülen fikri mülkiyete sahip StartUp’ların ekosistem içine alınması şirketin inovasyon potansiyelini güçlendirebilir.
HAZIR İNOVASYON
Yapılan araştırmalar Kurumsal Şirketlerin StartUp’ları artık daha fazla ciddiye aldığını gösteriyor. Şirketlerin %23’ü StartUp’larla çalışmayı kritik önemde görmüşler. %67’si erken aşama StartUp’larla çalışabileceğini söylemiş.
İnovatif şirketlerin mayasında bir StartUp kültürü olduğu için yeni StartUp’ların bünyeye katılması da oldukça doğal bir şekilde oluyor. Satın almaların çoğu inovatif bir çözümü ele geçirmek için yapılıyor. Bu da şirket StartUp aşamasındayken ve fazla büyümeden yapılırsa ortaya çok daha düşük bir fiyat çıkıyor. Büyük şirketlerden çoğu bir StartUp’ın kendi işlerini bozduğunu farkedene kadar, StartUp satın alınamayacak bir büyüklüğe erişmiş oluyor.
KAZAN–KAZAN FORMÜLÜ
Öte yandan, tek yol şirket satın almalarından geçmiyor. Ondan önce, yer ve kaynak sağlayarak Startup’ları evin içine alma, hızlandırıcılar ve kuluçka merkezleri yoluyla iş desteği, birlikte ürün geliştirmek için ortaklıklar, ve kurumsal risk sermayesi şeklinde işbirliği modelleri var. Tabii büyük bir şirketle bir StartUp’ın sağlıklı bir işbirliği yapabilmesi için her iki tarafın da birşeyler kazanması lazım. Kurumsal şirketler açısından, yeni teknolojilere hızlı şekilde ulaşma, yeni pazarlara girme, düzen-bozan inovasyonlara hazırlıklı olma, marka inovasyonu, taze bakış açılarını şirkete sokma, ve şirket kültürüne yeni bir canlılık kazandırma gibi faydalar sözkonusu. StartUp’lar açısından ise kendilerine sahip çıkılması, şirket kaynaklarını kullanabilme, şirketin iş ve ilişki ağını kullanma, değerlemede artış, yatırım alabilme, yeni pazarlara ulaşma, ve görünürlükte artış gibi faydalar var.
Şirket–StartUp ilişkilerinde yönetilmesi gereken çeşitli engeller var. Engellerin en başında kültürel farklılıklar, aciliyet ve karar alma hızı konusunda değişik anlayışlar, öncelik farkları geliyor. Bunun için de çeşitli ön hazırlıklar ve özellikle kurumsal tarafta bazı eski ezberlerin bozulması gerekiyor ki iş yürüsün. Daha da önemlisi, ortalıktaki birçok StartUp’dan şirketin işine yarayacak olanların titiz bir eleme sürecinden geçilerek seçilmesi. Şirketlerin doğru StartUp’ları aramak ve bulmak için ne zamanı ne de birikimi var. Bunun için hem kurumsal hayatı hem de StartUp ekosistemini iyi bilen StartUp Avcılarına güvenmek en doğrusu. Şirket-StartUp ilişkilerinin sağlıklı yürümesi ve her iki taraf için de olumlu sonuçlar çıkması için de bu arayüzde her iki dünyayı da iyi bilen danışmanlarla çalışmak önemli.
Şirketiniz için doğru StartUp’ları seçmede ve StartUp’larla sağlıklı bir işbirliğini yürütebilmede size yardımcı olmamız için bize ulaşın.